-
1 burnunu sokmak
сова́ть нос, вме́шиваться не в своё де́ло -
2 burnunu sokmak
put one's nose into, poke one's nose into, thrust one's nose into, put one's oar in -
3 burnunu sokmak
to poke one's nose into, to stick one's nose into, to nose into, to interfere, to meddle -
4 başkasının işine burnunu sokmak
v. pry into smb.'s affairsTurkish-English dictionary > başkasının işine burnunu sokmak
-
5 işine burnunu sokmak
get in smb.'s hair -
6 sokmak
vt1) einführen (-e in), hineinschieben (-e in)2) (hinein) stecken (-e in), (ein) stecken (-e in)cebine \sokmak in die Tasche steckenfişi prize \sokmak den Stecker in die Steckdose stecken4) ( gizlice getirmek) einschmuggeln, schleusen (-e in), (illegal) einführenülkeye kaçak eşya \sokmak Schmuggelware ins Land einführen5) ( fig) andrehen6) araya \sokmak einschiebendevreye \sokmak einschaltenbir şeyi düzene \sokmak etw in Ordnung bringenhizmete \sokmak einsetzenkomaya \sokmak ins Koma versetzentehlikeye \sokmak gefährden, in Gefahr bringen -
7 burnunu her işe sokmak
ыпэхещае -
8 poke one's nose into sth
burnunu sokmak -
9 put one's oar in
burnunu sokmak -
10 stick one's nose into
burnunu sokmak -
11 poke one's nose into
burnunu sokmak, karışmak* * *(to interfere with other people's business: He is always poking his nose into my affairs.) burnunu sokmak -
12 schnüffeln
burnunu sokmakburnunu çekmekkoklamak -
13 butt in
burnunu sokmak, karışmak, maydanoz olmak* * *karış* * *(to interrupt or interfere: Don't butt in while I'm speaking!) lâfa karışmak, araya girmek -
14 horn in
burnunu sokmak* * *karış -
15 interfere in
burnunu sokmak, söze karışmak -
16 pry into
burnunu sokmak, dikizlemek, gözetlemek -
17 put one's nose into
burnunu sokmak, karışmak -
18 thrust one's nose into
burnunu sokmak, karışmak -
19 interfere in
burnunu sokmak, söze karışmak -
20 pry into
burnunu sokmak, dikizlemek, gözetlemek
См. также в других словарях:
burnunu sokmak — (bir işe) gerekmeden her işe karışmak Bir kere burnumu sokmuştum işin içine, sonuna kadar gitmekten başka çare yoktu. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
burun — is., rnu, anat. 1) Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı 2) Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum. H. Taner 3) mec. Kibir,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dahletmek — e, der, esk., Ar. daḫl + T. etmek 1) Sataşmak Dahleden dinimize bari Müselman olsa. Bahai 2) Karışmak, burnunu sokmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
her aşın kaşığı olmak — her şeye karışmak, her şeye burnunu sokmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
etlaşa sütlaşa karışmak — herşeye burnunu sokmak … Beypazari ağzindan sözcükler
taraş — her işe burnunu sokmak … Beypazari ağzindan sözcükler
toroş — her işe burnunu sokmak … Beypazari ağzindan sözcükler
vermek — i, e, ir 1) Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. Ö. Seyfettin 2) Bırakmak veya bağışlamak Hırsımdan bazılarına bedava verdim, alın götürün,… … Çağatay Osmanlı Sözlük